12.12.2015

Yankı




O gün Tanrı’nın insanlara sorduğu en büyük bilmeceydi “İnsan olmak nedir? sorusu. Tüm evrenin kendisi için yaratılmış olduğunu düşünen şaşkın bir varlık için ne büyük bir gizem: “İnsan Olmak” ve bu bilmeceyi çözememiş olmanın vermiş olduğu ezeli bir sıkıntı. Bu gece üşenmedim saat tuttum. Bir sigaranın tükenmesi 3 dakika 42 saniye sürüyordu. Peki o sigara boyunca aklından geçen hatıralar. İşte onları bir saat kadranına sığdıramıyorsun. Tüketilmiş anlar, yanlış anlaşılmalar, unutulmayan kayıplar, mutlu azınlıklar, önemsiz çoğunluklar, verilmesi gereken kararlar, uçurumlar, dik yokuşlar, her sokağı denize çıkan şehirler, beyninizde yankılananlar… Sonuçta kafanıza saplanan tarifsiz ağrılar… 

Hava durumunun ruh haline paralel gittiği bir anda düşünmeye başlarsın. Hayatın içinde mi olmak yoksa gözlerden uzak olmak mı? Bir zor bilmece daha. Oysa bazen o kadar imkansız oluyor ki içinde olmak. Bir o kadar acı veriyor göremeyeceği kadar uzağında olmak. Dünyanın küre şeklinde, yuvarlak olduğunu düşünürsek tuhaf bir ironi. Çünkü bu küre üzerinde alınan her yol, insanı hep uzaklaşmaya çalıştığı şeylere yaklaştırıyor. Giden her şeyin geri dönme ihtimali olsa da, giden her şey geri döner demek biraz ahmaklık oluyor sadece. Ve belki de bu yüzden geometri bile sevimsiz geliyor çoğu zaman...


0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...