29.09.2015

Denizi Yitiren Denizci


Anlaşılan tehlikenin ne demek olduğunu bile bilmiyorlar. Tehlike deyince, gazetelerin abartarak yazdığı fiziksel anlamdaki yaralanma, biraz kan akması gibi şeyleri getiriyorlar akıllarına. Bunun tehlikeyle hiç bir ilgisi yok. Gerçek tehlike yaşama eyleminin ta kendisidir. Hiç kuşkusuz, yaşamak, varoluşun farklılaştığı bir kargaşadır. Fakat varoluşu her an aslında olduğu düzensiz haline çözümleyip ortaya çıkan endişeden hareketle, her an ilk kargaşayı yeniden yaratmaya çalışan kaçık bir eylemdir yaşamak. Bu denli tehlikeli başka bir iş daha olamaz. Varoluşun kendinde hiçbir korku ya da hiçbir örtülü yan yoktur, bu korku ve tedirginliği yaratan eylemdir ve toplumda, kökende anlamsızdır; kadın erkek bir arada yıkanılan roma hamamları gibidir. Okul da, toplumun minyatürüdür: Bu yüzden bize boyuna buyruk veriyorlar. Bir avuç kör adam, bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor, sınırsız yeteneklerimizi paramparça ediyor.

"Yukio Mishima"

Özellikle “Denizi Yitiren Denizci” isimli romanıyla 20. yüzyılın en önemli Japon yazarlarından biri kabul edilen Yukio Mishima, tiyatro oyunundan romana çok farklı alanlarda eserler vermesinin yanı sıra Tatenokai adlı aşırı milliyetçi bir örgütün liderliğini yaptı. Mishima, 25 Kasım 1970’de dört örgüt üyesi ile birlikte Japon Ordusu’na ait Tokyo’daki Ichigaya Kampını ziyaret etmiş, komutanı rehin aldıktan sonra imparatorluğun haklarının yeniden tesis edilmesi için hazırladıkları manifestoyu ve taleplerini okuduktan sonra seppuku (geleneksel Japon intihar biçimi) yaparak intihar etmiştir. Tatenokai üyelerinden Hiroyasu Koga ise intiharın tamamlanması için Mişima'nın başını kılıçla vücudundan ayırmıştır.



0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...