9.01.2015

Özgürlüğün 25. Yılı



Geçtiğimiz yılın 9 Kasım'ında  Berlin Duvarı’nın parçalanmasının 25. Yıldönümünü yaşadık. Soğuk savaşın son anıtı Berlin Duvarı (Berliner Mauer), ya da Batı’nın tabiriyle ‘Utanç Duvarı’(Schandmauer), Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya’ya kaçmalarını önlemek amacıyla Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961’de Berlin’de yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvardı.

DUVARIN YAPIMI

II. Dünya Savaşından büyük bir yıkım ve yenilgiyle çıkan Almanya ve başkenti Berlin işgal kuvvetlerince Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet bölgesi olarak dörde bölündü. Kısa süre sonra Batı ittifakı benzer şekilde olan yönetim birimlerini birleştirdi ve tek bir yönetim bölümüne dönüştü. Sovyetler ise bu birleşmeye karşı çıktı. Batılı işgal kuvvetleri Sovyetlere karşı Almanya´yı tekrar inşaya girişip komünizme karşı karakol kurmayı amaçladılar. Sovyetler de bu girişime karşı Doğu Almanya´da yeni bir rejim kurmaya girişti. Ekonomisi sosyalizme dayanan, siyasi yönetimi otoriter olan Doğu Almanya'dan Batı'ya kaçışlar da oluyordu. Sovyetlerden kaçış büyük ölçüde Berlin'den gerçekleşiyordu. Doğu Zamanla tel örgü ve mevzuat değişiklikleri de batıya kaçışı engelleyemez duruma gelmişti. Doğu Almanya çözümü bir duvar örmekte bulacaktı. Berlin Duvarı bunun üzerine dönemin SED (Sosyalist Birlik Partisi) lideri Walter Ulbricht'in kararıyla tek gecede yapılır. Planları tamamıyla gizlilik içinde gerçekleşmiştir.

1961 yılında Berlin Duvarı'nın yerine önce sadece basit bir tel örgü çekildi. Daha sonra bu tel örgünün yerine Berlin Duvarı inşa edildi. Doğu tarafına bakan duvar kaçmaya yeltenecek insanların kolay görünmesi için beyaza boyanmıştı. 186 gözetleme kulesi ve yüzlerce lamba konmuştu. Berlin Duvarı ayakta kaldığı sürece bir bilgisayar işlemcisi misali sürekli güncellendi. 1. Nesil, 2 nesil 3. Nesil duvarlar yapıldı. Her seferinde kaçmak daha zor hale getirildi. Dikenli tellere elektrik verildi, mayın tarlaları yapıldı, sınır boyunca özel eğitimli köpekler yerleştirildi.



İNANILMAZ KAÇIŞ ÖYKÜLERİ

Bu duvar sadece Berlin'i değil, sanki bütün Almanya'yı ikiye ayırdı. Şehrin tam ortasından geçen bu soğuk savaş anıtı, karşı evlerde oturan komşuları, sevgilileri, aileleri böldü. DDR rejimi kesinlikle duvar örülmeyecek demesine rağmen, bir sabah insanlar kapılarının önünde dikenli çitler ve betonla karşılaştılar. Duvarın inşaatı esnasında kaçmaya çalışan insanlar öldürüldü. Berlin duvarı yıkılıncaya kadar birçok firar öykülerine şahitlik etti. Kimi mutlu bitti, kimisi hüzünlü. Balonla, tek kişilik uçakla, birbirine bakan apartmanlara basit teleferik sistemleri kurularak, tünel kazarak, araba zulalarında, bavulla dahil olmak üzere birçok kaçış yöntemi denendi. En ilginç firar biçimlerinden biri ise; doğuya giriş izni alan bir grup sanatçının büyük hoparlörler içerinde kaçırdıkları insanlar oldu. Beş binin üzerinde gerçekleşen kaçış denemelerinde resmi olmayan rakamlara 238 kişi yaşamını yitirmiş, 800’den fazla insan ise yaralanmıştır.

24 Ağustos 1961’de Günter Litfin, Doğu Almanya'dan kaçarken silahla vurularak öldürülen ilk insan oldu. Bir terzi olan Günter Litfin Berlin'in doğusunda oturuyor, ancak batısında çalışıyordu. Şehrin batı kısmında bir ev tutmuştu ve işyerine yakın bu yere taşınmaya hazırlanıyordu. Ancak Berlin Duvarı'nın inşasıyla birlikte, yeni bir ev ve yeni bir yaşam hayali ansızın son buldu. Bunun üzerine Litfin 24 Ağustos günü ölümüyle sonuçlanacak kaçış girişimine başladı. Litfin ilk olarak Lehrter Garı'ndaki rayların üzerinden kaçmayı denedi. Ancak polis tarafından fark edildi ve uyarı ateşiyle durdurulmaya çalışıldı. Bunun üzerine Berlin'in doğu ve batı yakasını ikiye ayıran Berlin-Spandau Kanalı'na atladı ve yüzerek karşıya geçmeye çalıştı. Karşı kıyıya ulaştığı anda kafasına saplanan bir mermiyle can verdi.

Bir diğer acıklı kaçış öyküsü Peter Fechter ve Helmut Kulbeik isimli iki arkadaşa ait. Batı Almanya’nın havasını solumak isteyen bu ikili, kaşış için uygun zamanı kollamak 2 metrelik duvara yakın bir marangozda beklemeye başladı. Gözcülerin arkasını döndüğü bir an ikisi de koşarak duvara tırmanmaya çalıştı. 

Duvara tırmanmaya çalışırken bu iki kafadarı farkeden gözcüler ateş etmeye başladı. Helmut Kulbeik tırmanmayı başardı. Fakat arkadaşı Peter Fechter o kadar şanslı değildi.Peter, kasığından giren bir kurşun sebebiyle duvarın dibinde yere uzandı. Can çekişiyordu. Hem Batı Almanya, hem Doğu Almanya tarafında herkes onun can çekiştiğini izliyordu. Doğu Almanya topraklarında olduğu için Batı Almanya'da onu izleyenler sınırı geçip ona yardım edemiyordu. Doğu Almanya'da onu izleyen askerler bilerek yardım etmiyordu. Peter yerde yüzlerce insanın bakışları arasında 1 saat can çekerek ölmüştü. Hiç kimse ona yardım etmemiş, edememişti. 



DUVARIN YIKILMASI

ABD Başkanı Ronald Reagan, 12 Haziran 1987'de Batı Berlin'i ziyaret etti. Soğuk savaşın nihai aşamasına girildiği, Sovyet güdümündeki Doğu Bloku ülkelerinde ufak ufak özgürlük hareketlerinin filizlendiği bir dönemde eski bir Hollywood yıldızı olan Reagan, saatler 14.20'yi gösterdiğinde, Berlin'in iki yakasını birbirinden ayıran tarihi Brandenburg kapısı önündeki platformda yerini alarak tarihin en ateşli konuşmalarından birini yapacaktı. Hiç kimsenin beklemediği bir anda ağzından şu tarihi cümleler döküldü. “Bu duvarı yıkın Sayın Gorbaçov”

1989 yılında Alman halkının ve dünyanın baskısına dayanamayan DDR rejimi politbüro sözcüsü Günther Schabowski şu tarihi açıklamayı yapacaktı: "Doğu Alman halkı artık serbest gezme hakkına sahiptir." Bu açıklamaya çok şaşıran gazetecilerden biri tekrar sorar "Ne zamandan itibaren". Cevap ise "Bu günden itibaren." şeklinde olacaktı. İşin ilginç tarafı politbüro sözcüsü birkaç önemli ayrıntıyı söylemeyi unutmuştu. "Önceden dilekçeli ve vize geçişli." Fakat ok yaydan çıkmıştı. Karar açıklandığı andan itibaren duvarın iki tarafında yüz binlerce insan birikmeye başladı. Gece yarısına doğru hükümet ilk olarak Brandenburg Kapısı'ndan başlayarak barikatları ve geçiş önlemlerini kaldırdı. Her iki Almanya tarafından yaklaşan insanlar duvarın üzerinde buluştular. İnsan seli bir saat içinde yüz binlere ulaştı. Duvarın yıkımına resmi olarak 13 Haziran 1990'da başlandı. Alman Demokratik Cumhuriyeti de duvarın yıkımından sonra çok fazla dayanamamış, 13 Ekim 1990´da resmen sona ermiştir.

1989 yılının 31 Aralık gecesi Berlin duvarının üzerinde tanıdık bir sima olacaktı. Kara Şimşek dizisinden hatırladığımız Alman asıllı oyuncu David Hasselhoff o gece duvara çıkarak, Looking for Freedom (Özgürlüğü Ararken) şarkısını söylemişti.



DUVAR VE GRAFİTİLER

Berlin Duvarı’nın batı tarafı her zaman daha renkli olmuştur. Duvar grafitti ve farklı tarz çizimlerle doluydu. Bunlardan en dikkat çekeni, Dmitri Vrubel tarafından yapılan Erich Honecker ve Leonid Brejnev’in öpüştüğü çizimdir. Çizimin altındaki yazı ise şöyle yazıyordu :”Mien Gott, hilf mir, diese tödliche Liebe zu überleben”(Tanrım, bana bu ölümcül aşktan sağ çıkmam için yardım et). Çizimde, Alman Demokratik Cumhuriyet’in kuruluşunun 30. yılında yapılan kutlamalarda (1979) çekilen bir fotoğraftan esinlenmiştir. Brezhinev, Rusya Komünist partisi genel sekreterliği gibi işlerde bulunmuş bir Rus ve Honecker ise Almanya’daki sosyalist partinin genel sekreterliğini yapmış bir Alman. Bu arada bu öpüşme bir Rus geleneği olarak gerçekten yaşanmıştı.

BİR DUVARDAN ÇOK ÖTESİ

Berlin Duvarı, bir duvarın çok ötesinde bir simge olarak birçok filme ve şarkıya konu olmuştu. Pink Floyd “A Great Day For Freedom”, Scorpions  “Wind Of Change”, Elton John “Nikita”, Lou Reed “Berlin”, ilk anda akıllara gelen şarkılar. “Berlin Üzerinde Bir Gökyüzü”, “Tünel”, “Hoşçakal Lenin”, “Ötekilerin Yaşamı”, “Berlin Mucizesi” ise Berlin Duvarı’nı konu almış bazı filmler.

Berlin Duvarı’nı yıktık, sınırları kaldırdık… Peki içimizdeki duvarları yıkabildik mi? Sanırım asıl sorulması gereken soru bu…


Pink Floyd - A Great Day for Freedom

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...