9.04.2014

Heba


Ziya gönülsüz adımlarla asfaltın karşına geçip usulca yaklaştı.
Elindeki çantayı yere bırak, dedi asker buz gibi bir sesle; fermuarını da aç!
Söyleneni yaptı Ziya.
Burası beş yıldızlı otel sanki amına koyayım, dedi asker gözlerini çantaya dikerek, neyiniz varsa sırtlanıp geliyorsunuz!
Ziya neye uğradığını şaşırmıştı.
Asker elindeki tüfeğin namlusunu uzatıp çantanın içindeki çamaşırları şöyle bir karıştırdı önce. Gayriihtiyari Ziya da eğildi o sırada, külotların, atletlerin ve çorapların namluyla dürtülüp çantanın bir köşesinden bir köşesine aktarılışına baktı.
Bu ne lan, dedi asker namlunun ucuyla çantanın dibinde duran siyah bir poşeti peş peşe dürterek.
Onun içinde saçlarım var, diye cevap verdi Ziya.
Demek öyle, dedi asker alaycı bir sesle; nerede kestirdin saçlarını?
Diyarbakır’da.
Sonra da atmaya kıyamadın ve berberden alıp bu poşete koydun öyle mi?
Ziya cevap vermedi.
Sana sordum lan, diye gürledi asker; başçavuşun beygiri osurmuyor burada!
Evet, atmaya kıyamadım, dedi Ziya.
Evet, atmaya kıyamadım komutanım diyeceksin!
Evet, atmaya kıyamadım komutanım.
Hah, şimdi al o saçları, git şu yolun karşısındaki çöp bidonuna at bakalım!
Ziya poşeti alıp hızlı adımlarla çöpe attı geldi.
Asker tüfeğini çapraz tutmuş, heybetli bir duruşla onu bekliyordu.
Şimdi de çantanı alıp geç bakalım içeri, dedi tokat gibi şaklayan kalın bir sesle...

"Hasan Ali Toptaş" 

 
Mazzy Star - Hair and Skin

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...