6.12.2012

Banka kurmanın yanında banka soymak nedir ki?


“Banka kurmanın yanında banka soymak nedir ki?” diye bir laf vardır. Çağımızın en çok kar eden ve tartışılan kurumları bankalar. Ekonomik (kapitalist) sistemin bu kumbaraları insanları bir şekilde esir almış durumda. İster istemez her birey bu sisteme bir şekilde dahil oluyor. Çalışanlar maaşlarını bankalar vasıtasıyla alıyorlar. Kredi kartı desen bankalar belediye yardımı gibi kart dağıtıyor. Bilinçsiz banka müşterileri geleceği düşünmeden bu kartları sebil gibi kullanılıyorlar. Televizyonlarda hayvanlı-insanlı binbir bankanın reklamından geçilmiyor. Türkiye'de batık bankalar yoluyla ne kadar paralar hortumlandığını söylemeye gerek yok sanırım. Bir dönem fötr şapkalı bir cumhurbaşkanının yeğeni olmak banka kurmaya yetiyordu. Anlayacağınız kapitalist sistemde herşey olmayan paradan para kazanmak üzerine kurulmuş.


Şimdi  size bankaları kendi silahıyla vuran bir adamdan bahsetmek istiyorum. Enric Duran, kapitalizm dışında bir toplumsal modelin nasıl yaratılabileceğine kafa yormuş bir adam. Bir dönem krizin en çok vurduğu, işsizlikte Avrupa birincisi olan İspanya vatandaşı.  2006-2009 yılları arasında bu genç adam, banka soymanın hala birşeyler ifade edebileceğini ispat etmek istedi. Plan için önce mevcut kredi sistemini inceledi. Minumum geri ödemeleri yaparak, bir krediden aldığını diğerine eksik yatırarak, tam 39 bankayı dolandırdı. Bu sayede toplamda 492 bin avro ele geçirdi. Enric Duran’ın kendi ifadesiyle “39 farklı bankadan 68 farklı işlemle 492 bin avro kamulaştırdı”. Vergiler hariç, bu paranın tamamını daha adilane bir toplum için örgütlenmiş, adını kimselere söylemediği toplumsal hareketlere, sosyal merkezlere ve çiftçi kooperatiflerine aktardı. Enric Duran, yaptığı bu planın bankalar tarafından ne zaman fark edileceğini de biliyordu. Bu süreçten hemen önce medyaya “sistemin ana sorunu olan finans kuruluşları aslında göründüklerinden daha zayıflar ve planım bunun ispatıdır” diyerek ülke dışına kaçtı. Bu dönem kaderin cilvesi olsa gerek Mortgage devlerinden Lehman Brothers’ın batmasından hemen sonrasına denk geliyordu. 2009 yılında ülkesine geri döndüğünde yakalandı. 17 Mart 2009’da tutuklandı, sahtecilikten yargılandı ve 2 ay cezaevinde kaldı. Bu süreçte oluşan toplumsal muhalefet ve kamuoyu baskısı ile 50 bin avro kefaletle yargılanmak üzere serbest bırakıldı.


Enric Duran, yaptığı açıklamada “Bankalardan bizden çaldıklarını geri aldım” demişti. Bunu derken yaptığının alelade bir hırsızlık olmadığını ve bir tezi olduğunu söylüyordu. Bunu “Kriz” (Crisi) adını verdiği ve krizin ekonomik ve ekolojik nedenlerini açıkladığı bir broşürde tarif ediyordu. Hatta Kriz bu paralarla 200.000 adet basılıp ücretsiz dağıtılmıştı. Onun ardından “Yapabiliriz” (Podem) adında başka bir broşürde “Kapalitalizm olmadan da yaşayabiliriz” tezini ele almıştı. “Robin the Bank” diye anılan Enric Duran, bildiğim kadarıyla şu sıralar tüm Avrupa’ya, sonra da tüm dünyaya refah getireceğini düşündüğü bir kooperatifler birliği üzerinde kafa yoruyor. Neredeyse sıfır parayla, daha adil bir dünyada yaşanabileceği gerçeğine tüm insanları inandırmak istiyor. Bu fikir olur olmaz, ama bu adamın dünyada yarattığı heyecan takdire şayan ve bu işaret fişeğinin daha nelere gebe olduğunu bekleyip göreceğiz.

Şimdi “Kim daha masum?” insanları yolunacak bir kaz gibi görüp, sinekten nasıl yağ çıkarırım diyen bankalar mı, yoksa  bu afili Robin the Bank’mı? Karar sizin….

Bizarre Unit – Away From the Screaming Car

Veato Lui – Morning

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...