18.09.2012

Belle and Sebastian



Madame Cecile Aubry’nin kitaplarının konusu olan Belle and Sebastian, beyaz bir dağ köpeği olan Belle ile bu köpekle maceralara atılan Sebastian isimli bir çocuğun öyküsünü anlatıyordu. 60’lı yıllarda bu popüler kitap Fransız televizyonlarında çizgi film olarak yayınlanmaya başladı. İsmini bu çizgi filmden alan Belle and Sebastian 1996 yılında Glasgow’da 24 saat açık bir kafede kuruldu.


İçerideki 7 genç çocukluk kahramanlarının isimlerini birleştirip müzik yapmaya karar veriyorlar. Grubun beyni Stuart Murdoch Glosgow üniversitesinde fizik okurken 3 kere sınıfta kaldığı için okuldan atılıyor ve kendi yolunu çizmeye karar veriyor. Boksörlük ve koşuculuk gibi denemelerden sonra şarkı sözü yazmaya başlıyor. Bir noktadan sonra içindeki boşluk Murdoch’u Belle and Sebastian’ın en büyük ilham kaynaklarından biri olan kült grup Felt’in kurucusu Lawrence Hayward’ı aramak için Londra’ya sürüklüyor. Fakat bu hareket ümitsiz bir hayal kırıklığı ile sonuçlanınca daha fazla şarkı sözü yazmaya başlıyor.
Murdoch işsizler için açılan bir müzik kursunda Stuart David ile tanışır. İkili daha sonraları kemancı Sarah Martin, gitarist Stevie Jackson, keyboard da Chris Geddes, davulcu Richard Colburn ve çellocu Isobell Campbell’ı aralarına katarak ekibi tamamlamış oldular. Grupta yer alan bu yedi kişinin ortak düşünceleri bu grubu sadece bir proje olarak bırakmak, müziğin hayatlarına girip onları yönlendirmesini engellemekti . Hatta grup sadece 2 albüm çıkarıp dağılmayı planlıyordu. İlk sessiz patlamasını 1996 yılında pop akımının en etkili döneminde Electric Honey etiketiyle 3 gün içinde kaydettikleri ilk albümleri Tigermilk ile yaptılar. Sadece 1000 kopya basılan bu albüm Radio 1 DJ'lerinden Mark Radcliffe tarafından keşfetildi. Albüm tekrar basılana kadar 400 pound gibi bir rakama el değiştirmeye başlamıştı bile.


Tigermilk albümü kelimelerle ifade edilmek istense sanırım kullanılacak en güzel iki sözcük kırılgan ve değerli olurdu. Nick Drake, Felt, Orange Juice, Smiths, Beach Boys etkilerinin hissedildiği albüm kendine özgü havasıyla farklı bir kulvarda ilerliyor. Albüm Murdoch’un şarkı sözü yazma becerisini gösteren, İncil referansları içeren The State I am In ile açılıyor. Ardından gelen Expectations bir insan nasıl olur bu kadar gerçekçi gözlemler yapar, kendi hayatından ve çevresinden nasıl kısa hikayeler anlatır sorusunun cevabı sanki. Yaptığımız müzikte mutlu bi hüzün mü var, yoksa hüzünlü bi mutluluk mu tezinin formülü She’s Losing It. Grubun klasik tarzından biraz uzaklaşmış görünen Electronic Renaissance, sözlerin müzikten bir adım önde gittiği I Could Be Dreaming, piyano ağırlıklı kemanlı, flütlü renkli bir cümbüşün yumuşak vokallerle desteklendiği We Rule The School, kişisel fikrimce en güzel Belle and Sebastian şarkılarından bir olan My Wandering Days Are Over, neşeliymiş gibi görünüp insana ters köşeye yatıran ironik I Don’t Love Anyone ve albümün finalini yapan Mary Jo


Albümlerinde ve basın için verilmesi gereken fotoğraflarda bile grupta yer almayan bir kız fotoğrafını kullanan grubun bir başka özelliği ise, konser mekanları olarak kendilerine kütüphaneleri, kiliseleri ve evleri de seçiyor olmalarıydı. Zaman ilerledikçe gruptan kopmalar başladı Stuart David gönlünü kaptırdığı elektronik temelli müzik için Looper projesine yöneldi. Isobel Campbell ise 2002 yılında Storytelling albümünün yayınlanmasından sonra Gentle Waves projesi ve solo kariyerine yönelmek için grupla yollarını ayırdığını açıkladı. Im Waking Up to Us parçası yarı acımasız ve yarı hüzünlü sözleriyle Isobel Campbell’a hissedilen eksikliği anlatan bir parça olarak hafızalarımızda yer edindi. Bütün bu ayrılıklara rağmen Stuart Murdoch gönlünden kopan en güzel hikayeleri anlatmaya devam ediyor bizlere.

Belle & Sebastian - The Boy With the Arab Strap

Belle & Sebastian - Le Pastie de la Bourgeoisie

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...