19.06.2012

Çocuk olmanın dayanılmaz ağırlığı


Biliyor musunuz, Antik Çağ'da efendiler, köle çocukların doğmasına izin vermişler, onları yedi yaşına gelmesine de katlanmışlar ama o yaşa gelince başlarına der olacak diye öldürmüşler. 'Çocuğun yüksek yararı'na ne büyük saygı değilmi?!

Sonra zaman değişmiş, insanlık gelişmiş, kölelik kalkmış ve savaşlarda alarmlar koymuşlar çocuklar ölmesin diye; ama bir akıllı kalkıp 'atom bombası' yapıvermiş. İşte bu bomba 'çocuğun yüksek yararı'nı düşünüp, onları bir anda yok edivermiş. Tam da Fareli Köyün Kavalcısı'nda olduğu gibi. Ne hoş değil mi?



Daha sonra ise "Aman" demişler "çocukları öyle kavalcının peşine takmayalım, azıcık sahip çıkalım!" Çıkmışlar da. Onları hızlı büyütelim diye hormonlu yiyecekler yapmışlar, bir de üstüne Çernobil'i patlatıp radyasyon yayıvermişler. Neler mi olmuş sonra? Neler olmamış ki? Üç bacaklı, iki kafalı çocuklar doğmuş ardından. Ne ilginç değil mi?

Daha daha sonra, hatta daha öncesinden "çocuklar biz sizi çok seviyoruz!" deyip onları sınavsız bırakmamışlar. Sınavlar çocukları öyle mutlu etmiş ki hepsi sabahtan akşama kadar oynamışlar hayallerinde...Ne güzel düş değil mi?

Sonra anneler, babalar ve de hatta yönetenler, sizin için en iyisini biz düşündük deyip onlara okullar, meslekler seçmişler, hatta eş bile seçmişle; o da yetmemiş çocukların eğitimine en iyi biz karar veririz deyip o zahmetten de kurtarmışlar çocuklarımızı. Ne şans değil mi?

Artık 'sonra' demek zor belki, her çocuklar doğmuş, kimi şanslıymış sevgiye gelmiş, gülmüş sevinmiş. Kimi ise yokluğa yoksulluğa açmış gözlerini. Kimini çöpe atılmış bulmuş insanlar, kimini cami avlusuna.



Dünyaya gelen her canlı elbette ve mutlaka yaşamayı hak eder. Bunların en başında çocuklar gelir. Onların bir başka mutlak hakkı vardır: Çocuk olma özgürlüğünü yaşamak. Hiç kimse bir çocuğa "senin karnını doyurdum, sırtını giydirdim yeter!" deme hakkına sahip değildir. Yetmez.

Çocukluğun en önemli gereksinmesi 'doyumsuz sevgidir'

Geçen bana bir çocuk şöyle dedi:

"Amca, bizim yüksek yararımız varmış ama onu o kadar yükseğe koymuşlar ki, ben göremiyorum. N'olur söyle de şu amcalar teyzeler bizim yüksek yararımızı boyumuza indirsinler; onu biz de görelim!"

Elçiye zeval olmaz...

"Necdet Neydim" Öğretim Üyesi

Black Box Recorder - Child Psychology

Neon Indian - Children of the Revolution

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...